Omuz Sıkışma Sendromu

Tendonların, kemiklerin bir araya geldiği noktalarda sıkışma sonucu ortaya çıkan duruma omuz sıkışma sendromu denir. Bu durum, omuzun hareketlerini kısıtlayabilir ve ağrıya neden olabilir.

Omuz Sıkışma Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Başlangıç evrelerinde omuzun dış kısmında hissedilen bir ağrı şeklinde başlar. Özellikle kol yukarı kaldırıldığında veya döndürmeye çalıştığınızda artabilir. Ağrı genellikle gece boyunca ve dinlenme sırasında artar. Bu durum uyku kalitesini etkileyebilir. Omuz hareketlerinde kısıtlama hissi vardır.

Kolunuzu yukarı kaldırmak, döndürmek veya uzatmak zor olabilir. Ağrı bazen zonklayıcı, yanma veya karıncalanma şeklinde hissedilebilir. Omuz sıkışma sendromu olan hastalar, ilgili bölgedeki kaslarda zayıflık hissettiği kaydedilir. Ağrı ve sıkışma nedeniyle bazen kolunuzda uyuşma ve karıncalanma hissi olabilir.

Üst bölgesinde, özellikle bazı noktalarda (akromiyon çıkıntısı gibi), hassasiyet veya ağrı hissi olabilir. Kişiler, günlük aktiviteleri yaparken (örneğin, saç tarama, kollarınızı giymek gibi) zorluk yaşayabilirler. Farklı nedenlere bağlı olarak gelişebilir. En yaygın nedenlerden biri, omuz bölgesindeki tendonların iltihaplanması veya tahriş olmasıdır.

Omuz Sıkışma Sendromu Risk Faktörleri Nelerdir?

Omuz Sıkışma Sendromu

Omuz sıkışma sendromu yaşanmasında yaşla birlikte risk artar. Yaşlanma süreci, tendonların esnekliğini ve dayanıklılığını azaltabilir, bu da yatkınlığı artırabilir. Omzu yükseğe kaldırmak veya aynı hareketleri yapmak, manşet kaslarını ve tendonlarını zorlayarak tahriş eder.

Önceden meydana gelen travmalar, dokuların hasar görmesine neden olup riski artırır. Sürekli olarak kötü duruş sergilemek, omuz ve sırt kaslarını etkileyerek rotator manşeti etkileyebilir. Özellikle masa başında uzun süre oturma gibi duruş bozuklukları risk faktörü olabilir.

Aile geçmişi, rotator manşetlerin yapısında veya fonksiyonlarında genetik faktörlere bağlı olarak oluşan zayıflıkları içerir. Metabolik hastalıklar, tendon sağlığını etkileyebilir ve omuz sıkışma sendromu riskini artırabilir.

Belirli sporlar veya meslekler, sürekli olarak omuzları zorlayan hareketleri gerektirebilir. Bu da rotator manşet kaslarının aşırı kullanımına ve tahrişine neden olabilir. Tendonlarda oluşan inflamasyon veya zayıflık, yatkınlığı artırabilir. Kalsiyum birikintileri, mevcut bölgesindeki dokularda tahrişe ve sıkışmaya neden olur.

Daha önce bölgede sorunlar yaşamış kişiler, bu bölgedeki dokuların zayıflamasına ve sendroma yatkın olabilir. Omuz sıkışma sendromu risk faktörleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucu gelişebilir. Eğer belirtileri yaşıyorsanız veya risk faktörlerine sahipseniz, alanında uzman hekim ile görüşmek önemlidir.

Omuz Sıkışma Sendromu Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Omuz Sıkışma Sendromu

Omuz sıkışma sendromu olan hastalara öncelikle istirahat önerilir. Aşırı aktivite veya tekrarlayan hareketler durumu olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle omuza yük bindiren faaliyetlerden kaçınılmalıdır. Fizik tedavi, kasları güçlendirmek, esnekliği artırmak ve postürü düzeltmek için etkili bir yol olabilir.

Fizyoterapistler, özel egzersizler ile hastaların tedavisine yardımcı olabilirler. Doktorlar, ağrı ve iltihaplanmayı azaltmak için ilaçlar veya ağrı kesiciler önerebilirler. Ancak bu ilaçların uzun süreli kullanımından kaçınılmalıdır.

Doktorlar, kortikosteroid enjeksiyonları yaparak iltihaplanmayı ve ağrıyı azaltmayı amaçlar. Ancak bu tedavi yöntemi uzun süreli etki sağlamayıp tekrarlayan enjeksiyonlar gerektirir.

Fizyoterapistler, kasları güçlendiren ve esnekliği artıran özel egzersiz programları tasarlayabilir. Bu programlar, sendromun semptomlarını azaltabilir ve tekrar oluşmasını engelleyebilir. Uzman fizyoterapistler, eklemdeki hareketliliği artırıp kas sıkışmalarını gidermek için terapi uygular.

Diğer tedavi yöntemleri yetersiz kalıyorsa veya durum ciddi ise cerrahi müdahale düşünülebilir. Cerrahi tedavisi, sıkışmayı gidermek ve tendonun serbest hareketini sağlamak amacıyla yapılır. Omuz sıkışma sendromu tedavisi, hastanın semptomlarına, yaşına, sağlık durumuna göre kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir.